Programlı Müzik ve Klasik Müzikte Ölüm

0
2758
Programlı Müzik Nedir?

Programlı müzik uygulamasındaki program[1] terimi enstrümantal müziğe eklenmiş her türlü yaratıcı korelasyonu ifade etmektedir.[2] Besteci, dinleyiciyi verilmek istenilen mesaja çeker. İşlenen konu, esere ismini vermesinin yanı sıra içerik de anlatılmak istenilen kaynağa göre şekillendirilir. Yani bu müzik türü öncelikle bir öyküyü yansıtma amacı güder. Eserlerde ekstra müzikal teknikler, scordatura[3] ve uyumsuz sesler sıklıkla tekrarlanır. Programlı müzik, çoğu form gibi Romantik Dönem’de zirveye ulaşmış türlerdendir.

Bu durum dönemde yaygınlaşan folklorik ögelerin klasik müziğe aktarılmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu yöntem, bestecinin hayal gücünü ket vurmadan[4] yansıtabilmesinin müzikteki yoludur. Bu alanda eser çıkarmış kimi besteciler resimlere, doğaya, aşka, mitolojik ögelere çalışmalarında yer vermişken kimileri de ürkütücü ögeler kullanmayı tercih etmiştir. Mesela alanın en büyük temsilcilerinden Fransız besteci Camille Saint-Saëns’in bestelediği ufak programlı müzik parçaları Ton Şiirleri[5] başlığı altında toplanmıştı. Bu besteler arasındaki Danse Macabre (Ölümün Dansı) adlı çalışma bu alanda en aşina olunan mühim parçalardan biri olmuştur. Tarihin önemli bestecilerinden Beethoven[6], Haydn ve Bach da programlı müzik alanında çalışma yapmışlardı.


Camille Saint-Saëns
Danse Macabre

Hans Holbein’in Ölümün Dansı Eserinden

Ölümün dansı teması aslında eskiden beri karşımıza çıkmaktadır. İlk defa etrüsk mezarlarında gözlemlenen iskeletlerin dansı ve ölümün insanların kulağına çaldığı keman tasvirleri özellikle Orta Çağ Avrupası’nda oldukça yaygındı. 15. yüzyılda St. Paul Katedrali’nin freskleri bu imgelerle resmedilmiş ve şair Lydgate 1559’da yayımlanan Kraliçe Elizabeth’in Dua Kitabı’nda[7] yer alan mezmûrlarda ölümün dansına sıklıkla yer vermişti. Tarihte Hans Holbein’in 1538’de yaptığı Ölümün Dansı eseri de dahil olmak üzere benzer birçok örnek görmek mümkündür.

Saint-Saëns, Danse Macabre eseri Henri Cazalis’in Ölümün Dansı şiirinden esinlenerek bestelemişti. Cazalis, şiirinde dansın tüm ayrıntılarına yer vermektedir:[8]

Zig et zig et zig, la mort en cadence
Frappant une tombe avec son talon,
La mort à minuit joue un air de danse,
Zig et zig et zag, sur son violon.
***
Le vent d’hiver souffle, et la nuit est sombre,
Des gémissements sortent des tilleuls;
Les squelettes blancs vont à travers l’ombre
Courant et sautant sous leurs grands linceuls,
***
Zig et zig et zig, chacun se trémousse,
On entend claquer les os des danseurs,
Un couple lascif s’asseoit sur la mousse
Comme pour goûter d’anciennes douceurs.
***
Zig et zig et zag, la mort continue
De racler sans fin son aigre instrument.
Un voile est tombé! La danseuse est nue!
Son danseur la serre amoureusement.
***
La dame est, dit-on, marquise ou baronne.
Et le vert galant un pauvre charron –
Horreur! Et voilà qu’elle s’abandonne
Comme si le rustre était un baron!
***
Zig et zig et zig, quelle sarabande!
Quels cercles de morts se donnant la main!
Zig et zig et zag, on voit dans la bande
Le roi gambader auprès du vilain!
***
Mais psit! tout à coup on quitte la ronde,
On se pousse, on fuit, le coq a chanté
Oh! La belle nuit pour le pauvre monde!
Et vive la mort et l’égalité!

Ritmiktir ecelin sesi, zig ve zig ve zig,
Tabutu tıngırdatır topuklarıyla,
Gece yarısı oynar ölüler dans alanında,
Gıcırdar kemanları, zig ve zig ve zag.
***
Gece de kasvetli, ayaz da esiyor,
İnlemeler yükseliyor ıhlamur ağaçlarından,
Uzun kefenleri altında hoplayıp zıplıyor
Ak iskeletler gezinir gölgelerin arasından.
***
Kımıldıyor hepsi bir yana, zig ve zig ve zig,
Dansçıların kemik sesleri yankılanıyor kulaklarda,
Sevgililer oturmuş bataklığın kenarına,
Kadim şehvetlerin keyfine varıyorlar güya.
***
Durmuyor ölüler, zig ve zig ve zig,
Gıcırdıyor kemanı acı bir sesle,
Düşüyor kefeni, çıplak kalıyor dansçı!
Kucaklıyor onu kavalyesi şehvetle.
***
Hanıma baksan soylu eşidir dersin,
Kart zamparaya da arabacı,
Heyhat! Herif hödük değil de paşaymış gibi,
Kadın kendini teslim ediveriyor kollarına!
***
Nasıl da dans ediyorlar ama, zig ve zig ve zig!
Vermişler el ele oluşturmuşlar bir halka!
İlişiyor gözümüze kalabalıkta, zig ve zig ve zig,
Yapıyor kral köylülerle gırgır şamata!
***
Dur bir bak! Dans sona ermiş ansızın,
İtişe kakışa kaçıyorlar; ötüyor horozlar,
Ah şu garip âlemde ne hoş bir gece!
Var olsun ölüm ve şaşmaz düzen!


Kullanılan İmgeler Üzerine

Eserin harpla 12 kere çalınan Re notasıyla başladığını[9] ve yaylıların harpa sakince eşlik ettiğini gösterir. Scordatura tekniği kullanılarak akortlanmış solo keman parçaya girdiği an “diriliş” esere yansıtılır.[10] Amaç müzikteki şeytan[11] olarak isimlendirilen triton akorunu elde etmektir. Ana melodi bir valstir ve eser bitene dek her türlü enstrümanla çalınır. Onca karmaşadan sonra eserin ikinci bölümünde aniden çıkagelen dinginlik şafağın söktüğüne delalet eder ve ölümün dansının bittiğini hissettirir. Ayrıca eser başından sonuna kadar duyabileceğiniz ksilofon sesi, takırdayan kemik seslerini çağrıştırarak ölümle beraber dans eden iskeletleri anlatır.


Franz Liszt
Totentanz (Ölümün Dansı)

Liszt bilhassa ölüm ile dans temalarına hayranlık duyan bir müzisyendi. Bestelediği Totentanz da ölümün dansı örnekleri arasında yer almış nadide bir parça olmuştu. Piyano ve orkestranın ahenginin muazzam şekilde derlendiği bu eserde Gregorien ilahilerinden gelen dies irae ezgisinin sıklıkla tekrarlanmakta olduğunu görülür.[12] Eserin 1865’teki prömiyeri Liszt’in damadı Hans Won Bulow tarafından icra edilmişti. Liszt, bestelediği bu eserdeki notaların içine medieval kontrpuanını da yedirmişti. Eser, Liszt’in çoğu eserinde olduğu gibi olukça hareketli olsa da bunun yanı sıra hayli karamsar ve şeytani denilebilecek bir havaya da bürünmüştür. Dinlenirken kulak tırmalayıcı olduğunu düşündürdüğü anlar dahi olmaktadır.

Çoğu dinleyicinin beğenisini kazanmış, Macar piyanist György Cziffra’nın Totentanz yorumu:


Richard Strauss
Metamorphosen

Eser, Richard Strauss’un sanat hayatı ve ölümü hakkındadır. Strauss’un sağlığı kariyerinin son dönemine doğru oldukça bozulmuştu. Metamorphosen, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermeye doğru yazılmış ve tamamlanmıştır. Strauss bu eseri 23 solo yaylı çalgıyı kapsayacak şekilde bestelemiştir.[13]


Sergei Rachmaninov
The Isle of Dead (Ölüler Adası)
Arnold Böcklin “Die Toteninsel”


Besteci Igor Stravinski, Rahmaninov’u “1.87 boyundaki Rus kasveti” diye tanımlar.[14] Bu görece doğrudur. Ufak bir incelemenin ardından Rahmaninov’un eserlerinin kasvetli yanlarını işitmek kolaydır. Liszt’in eserinde olduğu gibi bu eserde de dies irae ezgisine bağlı kalınmıştır. Rahmaninov bunu, İsveçli ressam Arnold Böcklin’in tablosundan esinlenerek bestelemiştir. Eser çello ve harpın çaldığı motif ile başlar. Bu, üzerinde yaşam olmayan adanın etrafını saran karanlık suları temsil eder. Kasveti pekiştiren Fransız kornosundan ve biraz da dies irae melodisine kaydıktan sonra başlangıç motifine geçilir. Müzik bir süre sonra orkestranın hararetiyle yükselir ve karmaşıklaşır. Sonlara doğru hızla düşüp baştaki motife dönülür. Eserin sonundaysa dinleyici dies irae melodisi ile baş başa kalır.


Gustav Mahler
4. Senfoni̇, 2. Bölüm
Arnold Böcklin “Selbstbildnis mit fiedelndem Tod”

İkinci bölümün başında, akordu scordatura tekniğiyle tamamen değiştirilmiş ufak bir keman solosu duyulmaktadır.[15] Gustav Mahler’in eşi Alma Mahler’e göre bu bölüm, hemen arkasında keman çalan bir iskelet figürünün göze çarptığı Arnold Böcklin’in portresinden esinlenerek hazırlanmıştır.


Andre Caplet
Le Masque De La Mort Rouge (Kızıl Ölümün Maskesi̇)

Eser, Edgar Allan Poe’nun The Masque of the Red Death (Kızıl Ölümün Maskesi) hikayesinden esinlenerek bestelenmiştir. Hikayeden kısa bir kesit şu şekildedir:[16]

“Kızıl ölüm illeti ülkenin dört bir yanını kırıp geçirir olmuştu. Ne böylesine ölümcül ne de böylesine illallah dedirtmiş başka bir salgın daha görülmemişti. Bu illetin vücuda bürünmüş haliydi kan. Ala çalan rengindeki tüm o dehşet ve hiddet imzasıydı onun. Bıçak gibi saplanan sancıları hissetmenin, ansızın gözünün kararmasının ardından kan, çıkabildiği tüm deliklerden bardaktan boşanırcasına akıverir ve koyuverdirirdi insanı. Bu illet vücutta ve bilhassa yüzde çıkardığı kan lekeleriyle mağdurun yakını bildiklerinden umduğu medeti keser ve şefkatten mahrum bırakırdı. Hastalığa yakalanmak, hastalığın ilerlemesi ve ölüm topu topu yarım saat sürerdi.”


Yazan:
Öykü YANIK

Düzelti:
Furkan ÖZKAN


Notlar:

[1] İng programme music. Alm Programm-Musik. Fr. musique a programme
[2] Bir resim, hikaye veya şiir buna örnek olabilir.
[3] Scordatura: Bir enstrümanın olması gerekenden farklı akortlanmasına denir. Örneğin: “Kemanda standart akortlama Sol-Re-La-Mi şeklindeyken, gerekli parçalarda La-Mi-La-Mi şeklinde akortlandığını görebiliriz.
[4] Tabii müziğin armoni yasalarının dışına çıkmadan.
[5] Fr. Poème symphonique.
[6] 6. “Pastoral” Senfonisi.
[7] Queen Elizabeth’s Prayer Book.
[8] Cazalis’in Ölümün Dansı Fr. çevirisi: Bartu Şimşek. Fr. düzeltisi: Halit Bağmancı.
[9] Gece yarısını temsil eder.
[10] Mi teli Mi bemol (E♭) olarak akortludur.
[11] Diabolus in musica.
[12] Bu ezgi Katolik kiliselerinde ölüm ayinlerinde kullanılır.
[13] 10 keman, 5 viyola, 5 çello ve 3 kontrbas.
[14] The McGraw-Hill encyclopedia of world biography: Orozco-Radisson, s. 532.
[15] La-Mi-Si-F♯ şeklinde değiştirilir.
[16] Poe’nun The Masque of the Red Death İng. çevirisi: Bartu Şimşek.