Tarihin en büyük muharebesinin altıncı günündeyiz.
Alevler Somme’dan başlayıp Meuse’ye kadar sıçradı.
Altı gün ve beş gecedir askerlerimiz, pilotlarımız ve Kraliyet Hava Kuvvetleri kendilerinden sayıca ve silahça üstün bir düşmanla çarpıştı. Cephe savaşından ziyade savunma savaşına dönüşen bu muharebede ordularımız bütün savunma noktalarında düşmana ciddi zararlar verdikten sonra geri çekildi.
Her destek noktasını ancak rakiplere ciddi kayıplar verdikten sonra bıraktılar. Düşmanın ele geçirdiği yerler tahrip edilmiş tanklar ve düşmüş uçaklarla dolu.
Büyük bir başarı elde edebilirlerdi ancak verdikleri bu zararların savaşın sonuna nasıl bir etki yapacağını zamanla göreceğiz.
Hiçbir şey topraklarımız ve özgürlüğümüz adına savaşma arzumuzu azaltamaz.
Önümüzdeki imtihanlar ağır olacak, bunlara hazırız ve boyun eğmeyeceğiz.
Yaralı olmasına rağmen cesur ve ayakta Alman hükmü altına girmemek için mücadele veren ve bunun yanında kendi halkının ve tüm diğer halkların bağımsızlığı için savaşan Fransa’ya savaş açmak için Sayın Mussolini bu anı seçti. Bu hareketi nasıl değerlendirmeli? Fransa’nın diyeceği bir şeyi yok. Bizi seyreden cihan buna hüküm verecek.
İtalyan hükümetine karşı gösterdiğimiz yakınlaşma çabalarını ve büyük sabrı hepiniz biliyorsunuz. Seleflerimden sonra ben de defalarca alenen İtalya’yla Fransa arasında dostane müzakerelerle çözülebilecek sorunların olmadığını söyledim.
Dünyanın en büyük manevî otoriteleri Papa ve Başkan Roosevelt insanoğlunun dayanışma hissiyatını ve Hristiyan düşüncesini hiçe sayan bu savaşı defalarca engellemeye çalıştılar.
Nafile. Sayın Mussolini kan akması gerektiği konusunda karar kılmış. Bu harp ilânının bahanesi ne peki?
Öğleden sonra saat dörtte, Büyükelçimiz Sayın François-Poncet bu savaş ilanı vesilesiyle geçen gün Kont Ciano’ya suali sorduğu birtakım sorulara cevaben Kont Ciano, Mussolini’nin sadece Hitler’le vardıkları kararı uygulayacağını söyledi.
Aynı savaş ilanı İngiltere için de geçerli. Savaş yarın akşam, gece yarısında başlayacak.
Söz artık güçlü olanın. Müttefikler hayli güçlü, bilhassa Akdeniz’de.
Fransa bu savaşa vicdanı rahat bir şekilde girmiştir ve bu da azımsanmayacak bir şey değildir. Belki de herkes kısa bir süre sonra manevi gücün de etkili olduğunu anlayacaktır.
İhtişamlı ve köklü tarihi boyunca Fransa çok daha büyük imtihanların üstesinden gelmiş, bu da her defasında herkesi şaşırtmıştır. Fransa yok olmayacaktır.
Fransızca Aslından Çeviren:
Halit BAĞMANCI
Fransızca Aslından Düzeltisi:
Bartu ŞİMŞEK
Kaynak: